aşırı kısa yalnız bu bölüm neyse bi kaç bölüm sonra daha uzunlaşmaya başlıcak ben en iyisi şimdi iki bölüm bi arada veriyim
Bölüm 2: Elizhabeth Doge
Harry ve Ron yemekten sonra Ron’un odasına çıktılar. Daha tek kelime edemeden kapı açıldı. Hermione’ydi gelen. Yanında da yemekteki kız vardı. İçeri girdiler. Hermione:
“Harry sen Elizabeth’le tanışmamıştın değil mi? Elizhabeth Mr. Doge’un kızı.” Kıza döndü:
“Elizhabeth bu da Harry Potter.” Dedi Elizhabeth Harry’ye:
“Tanıştığıma memnun oldum.” Dedi. Harry:
“Bende.” Dedi. Birkaç dakika sessizce oturdular. Hermione:
“Elizhabeth Durmstrang’da okuyordu. Bu yıl Hogwarts’a geçiş yaptı. Yani aynı sınıfta olacağız. Ama binası daha belli değil.” dedi. Ron:
“Emin ol Hogwarts’ı çok seveceksin. Yani en azından daha içi açıcı...” Dedi. Kız sadece güldü. Pek konuşmuyordu. Harry:
“Neden geçiş yapmak istedin?” dedi.
“Aslında ben istemedim. Bakan istifa edince Dumbledore babama bir mektup yazdı. Bakan olmak ister misin diye. Babam başta kabul etmedi. Sonra Dumbledore Bulgaristan’a geldi. Babama bunu yoldaşlık için olduğunu söyledi. Kendisinin ona kefil olacağını söyledi. Babamda kabul etti. Ve buraya taşınmamız gerekti. Babam benim güvendiği birinin gözünün önünde olmamı istedi. Dumbledore’dan beni Hogwarts’a almasını istedi. O da kabul etti. Bana sormadılar bile.” Diye bitirdi konuşmasını. Harry onun aslında Hogwarts’a gelmeyi istemediğini anladı. Ron:
“Pişman olmayacaksın emin ol. Hogwarts gerçekten en iyisidir. Her açıdan.” Dedi Elizhabeth:
“Teşekkür ederim çok iyisiniz. Ama eski okulumu şimdiden özledim. Orada çok iyi arkadaşlarım vardı. Kendimi yalnız hissediyorum.” Dedi. Gözlerimi dolmuştu. Hermione:
“Elizhabeth lütfen. Kendini yalnız hissetme. Biz senin yanındayız. Ve söz veriyorum okulda da bu böyle olacak. Hangi binaya girersen gir fark etmez. Sen bir yoldaşlık üyesinin kızısın. Seni yalnız bırakmayız emin ol.”
“Eğer babam için yanımdaysanız-“
“Hayır, ben öyle demek istemedim. Demek istediğim sen bizden birisin. Senin yalnız kalmana razı olamayız. Ayrıca çekilmez birisi değilsin. Dört gündür tanıyoruz seni ama yine de seni seviyoruz.” Elizhabeth Hermione’ye gülümsedi. Ron:
“Bizde bundan sonra ‘Süper Dörtlü’ oluruz. Nasıl isim ama.” Hermione:
“Gerçekten çok yaratıcı Ron kırk yıl düşünsek bulamazdık.” Dedi. Hepsi güldü. Hermione:
“Elizhabeth biz yatalım mı artık? Şimdi Mrs. Weasley gelse bize çok kızardı.
“Tamam, olur.” dedi. Harry’ye ve Ron’ a dönerek:
“İyi geceler. Tanıştığıma memnun oldum Harry.” Dedi. Harry:
“Bende memnun oldum. İze de iyi geceler.” dedi. Onlar çıktıktan sonra Ron:
“Nasıl kız ama? Çok güzel değil mi?”
“Evet” dedi Harry. Dalgın görünüyordu. Ron:
“Eğer âşık oldum dersen kendimi şu pencereden atarım.”
“Saçmalama. Sadece düşünüyordum.”
“Neyi?”
“Onu aramıza aldık. Ama ona güvenebilir miyiz? Henüz onu tanımıyoruz.”
“Babası Dumbledore’la on bir yaşından beri arkadaş. Öyle bir kızının Kim Olduğunu Bilirsin Sen için çalıştığını düşünmüyorsun değil mi?”
“Aileyle o kadar da alakalı değil. Mesela senin ailen iyi ama Percy bakanlığın yanında.”
“Ama yakında bakanlık biz olunca görecek kimin yanında olması gerektiğini.”
“Ron şu an konumuz Percy değil ben örnek verdim.”
“Tamam ya agresifleşme hemen. Ona biraz zaman ver onu tanıyana kadar bekle. Eğer bir açığını yakalarsan Dumbledore’a söylersin. Sonuçta o Kim Olduğunu Bilirsin Sen çalışıyorsa bundan yoldaşlığın ve en önemlisi de babasının haberi olmalı.”
“En iyisi öyle yapalım.” Dedi Harry. Ama bunu sırf Ron’u susturmak için söylemişti. Hala içinde şüphe vardı. Sebebini de bilmiyordu. Ron Harry’nin hala düşündüğünü görünce:
“Harry lütfen. Zaten o daha 15 yaşında. Kim Olduğunu Bilirsin Sen 15 yaşında birini istemez ki ölüm yiyen olarak.”
“Hayır, 15 yaşında biri onun işine yarar.”
“Harry saçmalama sen resmen Elizhabeth’in ölüm yiyen olduğunu mu düşünüyorsun?”
“Ne düşündüğümü ben de bilmiyorum.”
“Bence senin kafan karışık... Biraz uyu iyi gelir berbat görünüyorsun. Sabah konuşalım.”
“Haklısın kendimde değilim pek. Neyse iyi geceler.”
“İyi geceler.” dedi ve ışığı kapattı. Harry gözlüklerini komodine koydu. Başını yastığa koyar koymaz uyudu.
Bölüm 3: Doğum Günü
Harry’nin Kovuk’ta geçirdiği günler gerçekten çok eğlenceliydi. Her gün Ron, Hermione, Elizhabeth ve Ginny ile Quidditch oynuyorlardı. Çok geçmeden Elizhabeth’in mükemmel bir Quidditch oyuncusu olduğu anlaşıldı. Harry’nin şimdiye kadar gördüğü en iyi kovalayıcılardan biriydi. Harry onun eğer isterse bu yıl takıma girebileceğini düşünüyordu. Zaten bu yıl sıfırdan takım kurmak zorundaydılar. Alicia, Angelina, Fred ve George gitmişti. Bu da takımın 3 kişi kalması demekti.
Bu arada Harry’nin doğum günü de yaklaşmıştı. Mrs. Weasley Harry için bir şeyler yapmak istiyordu. Harry o kadar işin içinde buna zaman bulmanın zor olacağını düşünüyordu ama Mrs. Weasley Harry’ye güzel bir doğum günü hazırlamakta kararlıydı. Harry’nin doğum gününden bir gün önce Mrs. Weasley Harry’yi yanına çağırdı ve ona:
“Harry tatlım yarın için kimleri çağırmamı istersin?”
“Mrs. Weasley lütfen fazla uğraşmanıza gerek yok.”
“Sağ ol canım çok düşüncelisin ama insan hayatında bir kere 16 yaşına girer. Lupin, Tonks, Kingsley, Mody ve Hagrid’i çağırmayı düşünüyorum nasıl olur?”
“Harika olur Mrs. Weasley teşekkür ederim.” dedi ve bahçeye geri döndü. Mrs. Weasley Harry’yi çağırmadan önce çok çekişmeli bir Quidditch maçının ortasındaydılar. Harry ve Ginny Ron ve Elizhabeth’e karşı oynuyorlardı. Hermione katılmak istememişti. Quidditch’te felaket olduğunu kendi de biliyordu bu yüzden de Quidditch oynamak sinirini bozuyordu. Harry dönünce Ron:
“Annem ne istiyormuş?” dedi. Harry:
“Önemli bir şey değil sadece doğum günümle ilgili bir şeyler sordu. Devam edelim mi?” dedi. Bunun üzerine hepsi süpürgelerine döndüler. Maç Ron ve Elizhabeth’in Harry ve Ginny ezmesiyle sona erdi. Harry çok iyi bir arayıcı olabilirdi. Zaten Snitch’i o yakalamıştı ama Snitch yakalandığı sırada iki yüz sayı gerideydiler. Harry’nin şimdi Elizhabeth’in eğer isterse binasının takımına girebileceğinden hiç kuşkusu yoktu.
Akşam yemeği çok eğlenceli geçmişti. Fred ve George o gün orada kalmaya karar vermişlerdi.(Normalde dükkânlarına yakın bir yerde kalıyorlardı.) Yemekten sonra herkes yorgun ama halinden memnun bir şekilde yatmaya gitti.
***
Harry ertesi gün sabah uyandığında Ron’un yatağında olmadığını gördü. Üstünü giyinip aşağı indi. Herkes mutfaktaydı. Ciddi bir şey olmuş gibi görünüyordu. Harry mutfağa girdi sırada herkes sustu ve ona döndü. Harry:
“Herkesin nesi var? Neler oluyor?” dedi. Herkes bir süre ona baktı sonunda Lupin cevap verdi.
“Önemli bir şey değil. Ron ve diğerleri bahçede. Neden onların yanına gitmiyorsun?”
“Bir şeyler olduğu apaçık ortada ve ben bunu öğrenmeden hiçbir yere gitmeyeceğim.”
“Bunları öğrenmen için henüz erken-“
“Hiçbir şey için erken değil. Sirius’ta sizin bazı şeyleri bana anlatmamanızdan dolayı öldü.”
“Harry bunları sana bizim anlatmamız doğru değil. Şimdi burada bir toplantı yapılıyor. Lütfen bahçeye çıkar mısın?” dedi Lupin. Harry onun ses tonundan bunun rica olmadığını ve tartışmaması gerektiğini anladı. Herkese gözlerinden ateşler saçarak baktı ve sessizce bahçeye çıktı. Ron, Hermione ve Elizhabeth bahçede oturuyorlardı. Harry yanlarına gitti.
“Neler oluyor? İçeride herkesin suratı asıktı.” dedi. Hermione:
“Sabah Elizhabeth’le mutfakta otururken Lupin ve Mody geldi. Mr. Weasley’ye bir şeyler söylediler. Sonra da bizi mutfaktan kovdular. On dakika sonra Ron geldi. İki saat kadar oldu ama toplantı hala bitmedi.” Ron:
“Neyse ya er geç öğreniriz olanları. Şimdi boş verin onları. Harry abi doğum günün kutlu olsun.” dedi. Harry bunu unutmuştu. Ron’a:
“Teşekkürler. Günüm çok güzel başladı gerçekten.” dedi. Hepsi güldüler. Elizhabeth:
“Quidditch oynamaya ne dersiniz. Hem kafamız dağılır. Hermione’yle ben olurum. Siz de ikiniz olursunuz.” dedi. Ron:
“Emin misin Hermione’yle olmak istediğine?” dedi. Hermione de dâhil hepsi güldüler. Ron gidip süpürgelerini getirdi. Maça başladılar. Bir saat sonra Mrs. Weasley onları kahvaltıya çağırdığında Harry ve Ron 20 sayı farkla yeniyorlardı. Süpürgelerini yukarı çıkarıp mutfağa indiler. Mrs. Weasley:
“Kusura bakmayın çocuklar acil bir toplantı yapmamız gerekti.” dedi. Hiçbiri bir şey söylemedi. Harry diğer üçünün de aynı şeyi düşündüğüne emindi. Sessizce kahvaltılarını ettiler. Kahvaltıdan sonra yukarı çıktılar. Birkaç saat sonra ise Hagrid geldi. Hepsine kaburgalarını kıracakmış gibi sarıldıktan sonra cebinden beş tane mektup çıkardı. Hogwarts mektuplarıydı. Hepsine mektubunu verdi ve Harry’ye dönerek:
“Seninkinin içinde güzel bir doğum günü hediyesi de var.” dedi ve göz kırptı. Harry mektubu açar açmaz hediyenin ne olduğunu gördü. Parlak bir rozetti bu. Quidditch kaptanı seçilmişti. Ron Harry’nin rozetini görünce:
“İnanmıyorum ben dururken seni kim seçer. Bu konuda Malfoy’a rakip olabilirim.” dedi. Herkes güldü. Bu arada Mrs. Weasley akşam yemeği için sofraları kurmaya başlamıştı bile. Harry için çok güzel bir doğum günü pastası hazırlamıştı. Üstünde kocaman “İyi ki doğdun Harry” yazıyordu. Harry pastayı çok beğenmişti. Akşama doğru tüm konuklar gelince yemeğe geçtiler. Ron Harry’ye bir çift Quidditch eldiveni, Hermione şık bir satranç takımı, Mr. ve Mrs. Weasley güzel bir saat, Elizhabeth bir paket çikolatalı kurbağa, Fred ve George Weasley Büyücü Şakalarının son ürünlerinden oluşan bir paket ve Hagrid ise yeni bir sinsioskop almıştı. Harry’nin geçirdiği en güzel doğum günüydü bu. Gece yarısına kadar oturdular. Gece yarısı herkes yukarı yatmaya çıktı.
Harry çok güzel bir doğum günü geçirmiş olabilirdi. Ama hala aklında bir şey vardı. Bugünkü Yoldaşlık toplantısı neyle ilgiliydi? Harry’nin aklına hiçbir şey gelmiyordu. Yarın ne yapıp edip bunu öğrenmeliydi. Harry bunları düşünürken uyuyakaldı.